Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
m
mağrib: mağrip, batı.
mah: ay.
mahbup: sevilen, sevgili.
mahı: balık.
mahıtaban: parlayıcı, parlak ay.
mahi göz: mahveden göz.
mahi: mahveden.
mahim: ay yüzlü sevgilim.
mahpara: mahpare, ay parçası, ay benzeri.
mah-pare: ay parçası gibi olan sevgili.
mahraba: büyük mendil, erkek mendili.
mahrama: mendil.
mahzun: üzgün, üzüntülü.
mahzun: üzüntülü, kederli, tasalı.
mail olmak: meyli olmak, ehli olmak.
mail: ehil, meyil.
malamat: ortaya çıkarma, açıklama.
malı: çapı, yağlık, başa sarılan örtü.
mamur: bayındır, bakımlı.
man: bana.
mar: yılan.
marağa dügüsi: marağa pirinci.
maral bakışan: dişi geyik gibi bakışına.
maral: dişi geyik.
marifet: hüner.
masiva: ondan gayrısı (allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tabirler. dünya ile ilgili şeyler.
maslahat: uğraş.
maş: baklagillerden yenilebilen bir bitki, taneleri ufak bir tür börülce. 2.mercimek.
maşrık: doğu yönü.
maşuğun: sevgilini.
maşuk: sevgili.
mat etmek: satranç oyununda yenmek.
mat kılmak: mat etmek.
mat: satranç oyununda uğranılan yenilgi.
mavu: mavi, göl.
mayıl olmak: meyil vermek, sevmek, gönül vermek.
mayıl salmak: meyil salmak, gönül düşünmek, sevdalanmak.
mayılam: meylim var, istekliyim, özlemliyim.
mecal: güçlük, dinçlik, derman, takat.
mecnun: leyla ile mecnun hikayesinin erkek kahramanı.
medet: yardım çağrısı.
mefta: (meftah) hazine,
mehhr-i mübüvvet: peygamber mührü.
mehle: mahalle.
mehr-i muhabbet: muhabbetin şefkati.
mehriban: dost, seven, güler yüzlü, sevecen.
meknun: örtülü, gizli, saklı,
mektep uşağı: okul çocuğu, öğrenci.
melaik: melekler.
melhem: merhem, acıyı giderecek, iyileştirecek em.
melil: üzgün, üzüntülü.
melul: üzgün, üzüntülü.
memat: ölüm, ahrete göç etmek.
memir: bayındır, mamur.
men aref: kendini bilme, kendini kötülüklerden koruma. menend: benzer.
men: ben.
menal: ele geçirilen, sahip olunan varlık; mal, mülk.
menem: benim.
menemşe: menekşe.
menevşe: menekşe.
meni: beni.
menim tekim: benim gibi.
menim: benim.
mennen: benden.
mensiz: bensiz.
menzil: 1. yolculukta dinlenmek amacıyla konaklanılan yer, konak, konak yeri. 2. iki konak yeri arasındaki uzaklık.
menzil: mesafe, ulaşılması amaçlanan yer.
meraga[maraga]: batı iran'da, sahand dağının güney eteğinde urmiye gölüne yakm şehir.
merah: ı.bilmek isteği; 2.kaygı, tasa. [merak]
merd-i peleng: erkek kaplan, erkek panter.
merduvan: merdiven.
mesgen: mesken, barmak, yuva.
meskenet: miskinlik, uyuşukluk, bitkinlik, yoksulluk.
mesnevi: her beyti ayrı uyaklı -başlı başına uyaklı- bir divan edebiyatı koşuk biçimi. bu türdeki yapıtların genel adı.
mest müdam: heraman, devamlı sarhoş.
mest: sarhoş, aklı başında olmayan.
mestan: esrik, sevgi esriği, gözleri süzgün.
mestan: sarhoşlar.
mestur: sınırlanmış, çizilmiş, yazılmış, örtülü.
meşrig: doğu yönü.
meta: sermaye, satılacak mal,
metederem: överim.
metel: şaşkın.
mevla: tanrı.
mey: içki.
meyil: meyil vermek, gönül vermek, ilgi yöneltmek, ilgi duymak.
meyit (meyyit): ölü.
meyli: gönlü, isteği, dileği.
mezat: 1. artırma ile yapılan satış. 2. artırma ile satış yapılan yer.
mezer: mezar.
mezet: mezat, artırma ile satış yapılan yer.
miheng: altının ayarını anlamaya mahsus bir taş. ölçü. iyiyi kötüyü ayıran ayar aleti. bir insanın kıymetini ahlakını anlamaya yarayan vasıta.
mihman: misafir.
mihnet: sıkıntı, çile.
mihr-i muhabbet: sevgi ve aşk, aşk güneşi.
mihrap: sevgilinin kaşları, mihrabın girintili yapısının bir yaya benzetilerek, kutsallığa yönelmiş bir övgü ile sevgilinin kaşlarının anlatılmasında kullanılması.
milağ: elma, armut, ayva hevengi.
minasip: uygun.
minekaş ayvan: alınlığı mavi çinilerle süslü ayvan, balkonlu konak.
miner: biner.
mirze: soylu, saygın kişi, mirza.
misk: güzel kokulu bir madde.
misk-ü-amber: çok güzel koku.
mizan: terazi, ölçü, tartı, akıl, idrak, muhakeme. mahşerde herkesin amellerini tartmaya mahsus bir adalet ölçüsü olup hakiki mahiyeti ancak ahrette bilinecektir.
mor menevşe: mor menekşe, menekşe.
more: trakya ve rumeli yöresinde erkeklere bir hitap sözcüğü.
mori: trakya ve rumeli yöresinde kadınlara bir hitap sözcüğü
möhebbet: muhabbet, sevgi" aşk, dostluk.
mufassal: netice, sözün kısası,
mugallit: taklitçi.
muhannet: korkak, soğuk davranışlı, uzak.
muhip: seven, sevgi besleyen.
muhkem: sağlam, metin, sıkı sıkıya kuvvetli, tahkim edilmiş, sağlamlaştırılmış.
mukaddem: zaman ve mekan cihetiyle daha evvel olan.
mukadder: kader , kısmet. tayin olunmuş.
mulla: molla.
murtat (mürted): dönek.
musahip: yol kardeşi, birlikte olan, arkadaş.
muş: muş ili.
muştu: sevindiren haber, müjde.
muştuluk: muştucuya verilen armağan, muştuluk, müjdelik.
muy: saç.
muzu: engel.
mübah: işlenmesinde sevap ve günah olmayan şey.
müdam: devam eden, süren, sürekli.
müddei: iddia eden. iddiacı. davacı.
müheyya: hazırlanmış olan.
müjgan: kirpikler.
mülevves: kirli, pis, bulaşık, alıkoyulup sonraya bırakılmış veya durdurulmuş olan. karışık, intizamsız.
mülk ü meleküt: maddi olmayan alemin varlığı, varlık melekler.
münaci(müncü): kurtaran.
münezzeh: arınmış.
münkir: inkar eden.
müptela: bir şeye tutulmuş, düşkün, aşık.
mürayi: riyakar, iki yüzlü.
mürşit: irşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran, peygamber varisi olan kılavuz. tarikat piri, şeyhi.
mürur etmek: ulaşmak, varmak.
müsahip: yol kardeşliği.
müstecap: hoş görülen, istediği kabul edilen, icabet olunmuş.
müşerref: şereflendirilmiş, şerefli.
müşg-ü amber: misk-ü amber.
müşteri: müşteri yıldızı, jüpiter. erendiz.
Tarih: 2016-03-02 01:55:41 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Türküler sözlük - m Nedir
mağrib: mağrip, batı.
mah: ay.
mahbup: sevilen, sevgili.
mahı: balık.
mahıtaban: parlayıcı, parlak ay.
mahi göz: mahveden göz.
mahi: mahveden.
mahim: ay yüzlü sevgilim.
mahpara: mahpare, ay parçası, ay benzeri.
mah-pare: ay parçası gibi olan sevgili.
mahraba: büyük mendil, erkek mendili.
mahrama: mendil.
mahzun: üzgün, üzüntülü.
mahzun: üzüntülü, kederli, tasalı.
mail olmak: meyli olmak, ehli olmak.
mail: ehil, meyil.
malamat: ortaya çıkarma, açıklama.
malı: çapı, yağlık, başa sarılan örtü.
mamur: bayındır, bakımlı.
man: bana.
mar: yılan.
marağa dügüsi: marağa pirinci.
maral bakışan: dişi geyik gibi bakışına.
maral: dişi geyik.
marifet: hüner.
masiva: ondan gayrısı (allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tabirler. dünya ile ilgili şeyler.
maslahat: uğraş.
maş: baklagillerden yenilebilen bir bitki, taneleri ufak bir tür börülce. 2.mercimek.
maşrık: doğu yönü.
maşuğun: sevgilini.
maşuk: sevgili.
mat etmek: satranç oyununda yenmek.
mat kılmak: mat etmek.
mat: satranç oyununda uğranılan yenilgi.
mavu: mavi, göl.
mayıl olmak: meyil vermek, sevmek, gönül vermek.
mayıl salmak: meyil salmak, gönül düşünmek, sevdalanmak.
mayılam: meylim var, istekliyim, özlemliyim.
mecal: güçlük, dinçlik, derman, takat.
mecnun: leyla ile mecnun hikayesinin erkek kahramanı.
medet: yardım çağrısı.
mefta: (meftah) hazine,
mehhr-i mübüvvet: peygamber mührü.
mehle: mahalle.
mehr-i muhabbet: muhabbetin şefkati.
mehriban: dost, seven, güler yüzlü, sevecen.
meknun: örtülü, gizli, saklı,
mektep uşağı: okul çocuğu, öğrenci.
melaik: melekler.
melhem: merhem, acıyı giderecek, iyileştirecek em.
melil: üzgün, üzüntülü.
melul: üzgün, üzüntülü.
memat: ölüm, ahrete göç etmek.
memir: bayındır, mamur.
men aref: kendini bilme, kendini kötülüklerden koruma. menend: benzer.
men: ben.
menal: ele geçirilen, sahip olunan varlık; mal, mülk.
menem: benim.
menemşe: menekşe.
menevşe: menekşe.
meni: beni.
menim tekim: benim gibi.
menim: benim.
mennen: benden.
mensiz: bensiz.
menzil: 1. yolculukta dinlenmek amacıyla konaklanılan yer, konak, konak yeri. 2. iki konak yeri arasındaki uzaklık.
menzil: mesafe, ulaşılması amaçlanan yer.
meraga[maraga]: batı iran'da, sahand dağının güney eteğinde urmiye gölüne yakm şehir.
merah: ı.bilmek isteği; 2.kaygı, tasa. [merak]
merd-i peleng: erkek kaplan, erkek panter.
merduvan: merdiven.
mesgen: mesken, barmak, yuva.
meskenet: miskinlik, uyuşukluk, bitkinlik, yoksulluk.
mesnevi: her beyti ayrı uyaklı -başlı başına uyaklı- bir divan edebiyatı koşuk biçimi. bu türdeki yapıtların genel adı.
mest müdam: heraman, devamlı sarhoş.
mest: sarhoş, aklı başında olmayan.
mestan: esrik, sevgi esriği, gözleri süzgün.
mestan: sarhoşlar.
mestur: sınırlanmış, çizilmiş, yazılmış, örtülü.
meşrig: doğu yönü.
meta: sermaye, satılacak mal,
metederem: överim.
metel: şaşkın.
mevla: tanrı.
mey: içki.
meyil: meyil vermek, gönül vermek, ilgi yöneltmek, ilgi duymak.
meyit (meyyit): ölü.
meyli: gönlü, isteği, dileği.
mezat: 1. artırma ile yapılan satış. 2. artırma ile satış yapılan yer.
mezer: mezar.
mezet: mezat, artırma ile satış yapılan yer.
miheng: altının ayarını anlamaya mahsus bir taş. ölçü. iyiyi kötüyü ayıran ayar aleti. bir insanın kıymetini ahlakını anlamaya yarayan vasıta.
mihman: misafir.
mihnet: sıkıntı, çile.
mihr-i muhabbet: sevgi ve aşk, aşk güneşi.
mihrap: sevgilinin kaşları, mihrabın girintili yapısının bir yaya benzetilerek, kutsallığa yönelmiş bir övgü ile sevgilinin kaşlarının anlatılmasında kullanılması.
milağ: elma, armut, ayva hevengi.
minasip: uygun.
minekaş ayvan: alınlığı mavi çinilerle süslü ayvan, balkonlu konak.
miner: biner.
mirze: soylu, saygın kişi, mirza.
misk: güzel kokulu bir madde.
misk-ü-amber: çok güzel koku.
mizan: terazi, ölçü, tartı, akıl, idrak, muhakeme. mahşerde herkesin amellerini tartmaya mahsus bir adalet ölçüsü olup hakiki mahiyeti ancak ahrette bilinecektir.
mor menevşe: mor menekşe, menekşe.
more: trakya ve rumeli yöresinde erkeklere bir hitap sözcüğü.
mori: trakya ve rumeli yöresinde kadınlara bir hitap sözcüğü
möhebbet: muhabbet, sevgi" aşk, dostluk.
mufassal: netice, sözün kısası,
mugallit: taklitçi.
muhannet: korkak, soğuk davranışlı, uzak.
muhip: seven, sevgi besleyen.
muhkem: sağlam, metin, sıkı sıkıya kuvvetli, tahkim edilmiş, sağlamlaştırılmış.
mukaddem: zaman ve mekan cihetiyle daha evvel olan.
mukadder: kader , kısmet. tayin olunmuş.
mulla: molla.
murtat (mürted): dönek.
musahip: yol kardeşi, birlikte olan, arkadaş.
muş: muş ili.
muştu: sevindiren haber, müjde.
muştuluk: muştucuya verilen armağan, muştuluk, müjdelik.
muy: saç.
muzu: engel.
mübah: işlenmesinde sevap ve günah olmayan şey.
müdam: devam eden, süren, sürekli.
müddei: iddia eden. iddiacı. davacı.
müheyya: hazırlanmış olan.
müjgan: kirpikler.
mülevves: kirli, pis, bulaşık, alıkoyulup sonraya bırakılmış veya durdurulmuş olan. karışık, intizamsız.
mülk ü meleküt: maddi olmayan alemin varlığı, varlık melekler.
münaci(müncü): kurtaran.
münezzeh: arınmış.
münkir: inkar eden.
müptela: bir şeye tutulmuş, düşkün, aşık.
mürayi: riyakar, iki yüzlü.
mürşit: irşad eden, doğru yolu gösteren, gafletten uyandıran, peygamber varisi olan kılavuz. tarikat piri, şeyhi.
mürur etmek: ulaşmak, varmak.
müsahip: yol kardeşliği.
müstecap: hoş görülen, istediği kabul edilen, icabet olunmuş.
müşerref: şereflendirilmiş, şerefli.
müşg-ü amber: misk-ü amber.
müşteri: müşteri yıldızı, jüpiter. erendiz.
Tarih: 2016-03-02 01:55:41 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx